13 Nisan 2009

Gitmeliyim o halde
Uzaklara...
Bir daha dönmemek üzere..
Yelken açmalıyım
Bilinmezliklere ...
Kırılan umutlarım
Büsbütün tükenmişken
Vazgeçmeliyim
İmkansız sevdamdan ..
Sen değil sevgilim
Ben olmalıyım
Kaybeden
Sana kalan benden
Son bir gül geriye
İşte, bak
O da ellerinde…
Sızım

"Duygusallık insanı kemirir, yer, bitirir" ya da şair veya yazar yapar! Bunun örnekleri internet âleminde fazlası ile var. Her âşık, her sevilmeyen, her sevilenin... kendince duygu yoğunluklarını boşalttıkları, boşalttıkça türettikleri, türettikçe güzelleştirdikleri sayfaları mevcut. Aradan seçim yapmak gerçekten zor hatta imkânsıza yakın. Zira her insanın duygu anlatım gücü farklıdır. Bu farklılıkların tesirleri de okuyucunun kişiliğine ve o an ki ruh haline göre farklı algılanabilir. Her tanıtılanı, her sevileni, her her her diye giden listeleri her insan beğenmeyebilir. Yâda sevilen birinin önermesi ile herkes ilgi gösterebilir ve onu popülerleştirebilirler.



Peki, bu gibi durumlarda hangi kriterler göz önüne alınmalıdır? Google'ın dahi en önem verdiği kriterlerden biri özgün olabilmektir. Okuyucuyu çekmeniz için öncelikle, özgün bir konularda kendinize özgün yazılar yazabilmektir. Sırf insanların pür dikkat kesileceğini düşündüğünüz için bir konu başlığını alıp zoraki yazılar yazmanız, kendinizden ödün vermenize sebep olabileceği gibi ve sizi olduğunuzdan farklı bir benliğe sürükleyebilecektir. Popülerliğin kurbanı olmamak adına, kendimizi hiçbir etki altında kalmadan (ki bunu yapabilmek zordur, ama yapabilen büyük bir işin altına imza atmış demektir) kendi istediğimiz gibi ifade edebilmeliyiz. İfade özgürlüğünün bilinçli üyeleri olabilmeliyiz.

Günlük hayatından kesitler sunan, damdaki adam yazarı kendini daha çok ve öncelikle şiirleri ile ifade etmeyi tercih ediyor. Bunun yanında biraz sinemadan, biraz kendi içi dünyasından, bazen hobilerinden, biraz yüzleştiği gerçeklerden de bahseder. Kendine özgün anlatımları ve şiire olan merakı göz önüne alındığında takip edilmesini öneriyorum. Bu önermede, film koleksiyoncusu olduğunu öğrenmiş olmamın da yadsınamaz etkisi var kabul ediyorum.

24.01.08 tarihinde blog hayatına adım atan damdaki adam, Sade bir blogger teması kullanıyor, 56 İzleyeni var.

"Soğuk bir gece yarısı dar ve ıssız bir sokakta arkandan gelen kara bir kedi gibi gelir peşinden ve dolanıverir paçalarına gerçeğin yüzü." Gerçeklerden kaçamazsın, öyleyse buyrun; gerçekler ile yoğurulmuş, aşk ile süslenmiş, acı ile beslenmiş,... şiirlere.


Yorum
Adsız dedi ki...
Sayın Sade size nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum bugün benim için büyük sürpriz oldu işlerimin yoğunluğundan bakamamıştım bugün açtığımda gözlerime inanamadım..Çok güzel bir tanıtım yazısı hazırlamışsınız harikulade güzel olmuş bloğuma ve bana gösterdiğiniz bu inceliğe çok teşekkür eder tüm kalbimle başarılarınızın devamını dilerim..Kendimi anlatmam istense bu kadar anlatamazdım herhalde...Sayfanızda olmak benim için bir ayrıcalık inanın...

Sevgilerimle...
Sade dedi ki...
Sevgili Cosmos, insanın kendini ifade edebilmesi ne zordur bilirim. Dışsal bir bakışla, (verdiğiniz emeğin karşılığı olamayacak olsa dahi) blogunuzun tanıtımı adına küçük bir katkıdır. Umarım bu yazı ile sizlere farklı okuyucuların ziyaretini sağlayabilirim. Keşfedilmeye değer birer dünyayız hepimiz, önemli olan pusulaların istikameti değil, gönül istikameti. Herşey gönlünüzce olsun. Okunmaya değer yazılarınız için teşekkürler.
serencam dedi ki...
Süper birini,sper kelimelerle tanıtmışsınız ne diyeyim ..
Sade dedi ki...
'cosmos'un ilhamı' olunca kelimelerde güzelleşiveriyor sanki...